Zelzelede çocuklarını kaybeden aile, ömür gayreti veriyor

HATAY’da 6 Şubat’ta meydana gelen sarsıntıda 2 çocuğunu kaybeden Kurt ailesi, sığındıkları Mersin’de akrabalarının 1 yıllığına kiraladığı tek odalı konutunda ömür gayreti veriyor. Zelzelenin akabinde işsiz kalan Şükrü Kurt (45), eşinin de göğüs kanserine yakalandığını belirterek, Tek isteğim başımızı sokacağımız düzgün bir mesken ve iş. Ne iş olsa çalışırım dedi.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat sarsıntılarına Hatay merkezde yakalanan Kurt ailesinin konutları yıkıldı. Enkaz altında kalan aileden Şükrü, eşi Gitaf (45) ve oğulları Tahir Mehmet Kurt (11) akrabaları tarafından kurtarıldı. Çiftin çocukları Elif (14) ve Yunus Emre Kurt (7) ise hayatını kaybetti. Çocuklarını enkaz altından çıkarmaya çalışan Şükrü Kurt’un sol elinin parmaklarında doku kaybı oluştu. Sürücülük yapan Kurt, işsiz kaldı. Çocuklarını toprağa veren çift, geride kalan oğullarını da yanlarına alarak yakınlarının yaşadığı Mersin’e geldi.

Kayıplarının acısı şimdi dinmemişken bu süreçte Gitaf Kurt’a göğüs kanseri teşhisi konuldu. Şükrü Kurt’un eline ise bedeninin öteki bir yerinden alınan doku nakledildi. Merkez Yenişehir ilçesine bağlı Kocavilayet Mahallesi’nde konteynerde kalan Kurt ailesi daha sonra yakınlarının kirasını ödediği tek odalı bir meskene geçti. Çatısı akan, sıvası dökülen konutta hayat uğraşı veren Kurt ailesi, hayırseverlerin dayanağı ile geçimini sağlamaya başladı.

‘KUCAĞIMDA VEFATA TESLİM OLDU’

Deprem günü yaşadıklarını anlatan Şükrü Kurt, Sabah gürültü ile uyandık. Çok sallandık. Küçük çocuğumu kucağıma aldım. Öbür çocuklar da önümden çıktı. Merdivenlerden dışarı çıkamadık. Saatlerce enkazın altında kaldık. 7-8 saat sürdü sanırım. En sonunda kardeşlerim geldi, beni çıkardı. İki çocuğumu da enkazın altında kaybettim. Kucağımda olan bayağı can çekişti. Kucağımda vefata teslim oldu. Allah kimseye yaşatmasın, çok sıkıntı. Zelzeleden sonra beni Mersin’e getirdiler. 4­- 5 sefer ameliyat oldum. Küçük çocuğumu enkazın altından çıkarmak için uğraşırken parmağımdaki deri soyuldu. Bedenimden doku alınıp eklendi dedi.

‘ALLAH KİMSEYİ DÜŞÜRMESİN’

Yakınlarının kirasını ödediği tek odalı konutta kaldıklarını kaydeden Kurt, Konutu kiralayan akrabamız, ‘Yılın dolana kadar otur’ dedi. Tabi yılımız dolunca ne yaparız, bilmiyorum. Allah kimseyi düşürmesin. Mecburen, bu kaidelerde yaşamaya çalışıyoruz. Villası olan da olmayan da bu duruma düştü. Sıkıntı bir periyottan geçiyoruz. Gelirimiz yok, eş dost yardımları ile geçinmeye çalışıyoruz. Eşim de kanser hastası. Sarsıntıdan sonra oldu. Onun tedavisi, benim denetimlerim var. Kent hastanesi uzak, gidip gelmekte zorlanıyoruz. Eşimin hastalığı hasebiyle bu meskende kalmaması lazım ancak mecburiyetten kalıyoruz. Parmağımın bu halini gören iş vermiyor. En kolayı kapıcılık lakin diyorlar ki ‘Bu elinle olmaz, yapamazsın.’ En kolay iş aslında. Devlet dairesi, memurluk değil. Yardım istemiyorum. Kalacak bir yer ve iş istiyorum. Canımız sağ, çok şükür. Yapamayacağım iş yok, kapıcılık da yaparım. En azından konutumuz olmuş olur diye konuştu.

‘AMACIMIZ OĞLUMU ÂLÂ BİÇİMDE YAŞATMAK’

Gidaf Kurt ise evlat acısının çok sıkıntı olduğunu belirterek şunları söyledi

Depremde çocuklarımı kaybettim. Eşimi enkazdan yaralı çıkardılar. Çocuklarımı ben defnettim. Allah kimseye bu durumu yaşatmasın. Kızım 14 yaşındaydı, lise 3’e gidecekti bu sene. Oğlum 2’nci sınıfa gidecekti. Yavrum, birinci karneyi aldı, ikincisini alamadı. Babasının kucağında vefat etti. İki çocuğumu kaybettim, tek evladım kaldı, maksadımız oğlumu düzgün halde yaşatmak. (DHA)