Kemal Kılıçdaroğlu, Uşak’ta: “Damat Evlenmeden Evvel O Fabrikaya Gidip Birinci Gezen Bu Kardeşinizdi.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Uşak’taki Millet Buluşması’nda, “Savunma sanayiinde, damat evlenmeden evvel o fabrikaya gidip birinci gezen de bu kardeşinizdi. Hasebiyle onun da hakkını teslim ediyorum. Açık ve net söylüyorum; savunma sanayii, ulusal bir sıkıntıdır, ulusal sorunsa sıcak siyasetin konusu olmaz. Hangi görüşten olursan ol, savunma sanayiini desteklemek zorundasın” dedi.

CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur yavaşla birlikte bugün Uşak’ta düzenlenen Millet Buluşması’nda yurttaşlara seslendi. “Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu” sloganıyla karşılanan Kılıçdaroğlu, “O benim elimde değil, o sizin elinizde. Sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız ve Türkiye‘de yeni bir devri daima birlikte başlatacağız. Kelam mü” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Kul hakkı yiyeni, bulunduğu makamda asla tutmayacağım. Adaletsizlik yapanı, o makamda asla tutmayacağım. Onlar Beşli Çetelere çalışıyorlar, Bay Kemal sizin için çalışacak. Emekli, mesken bayanları, memurlar, iş insanları, çalışanlar, köylüler, besiciler, apartman vazifelileri, gençler, bayanlar için çalışacak. Bu ülkenin 85 milyonu için çalışacak. Kelam veriyorum.

“DEVLET, TAŞERON PERSONEL ÇALIŞTIRMAZ”

Buraya taşeron personelleri de gelmek istemiş. Lakin taşeron emekçilerine müsaade vermemişler. Buradan kendilerine sesleniyorum; hiç meraklanmayın, az kaldı. Göreceksiniz. Devlet, taşeron çalıştırmaz. Devlet, takımlı personel yahut memur çalıştırır. Taşeron emekçiler de meraklanmasınlar, onların gönülleri rahat olsun. İnşallah iktidara geldiğimizde, taşeron personeli diye bir kavram devlette olmayacak. Bütün emekçilerin takımları olacak ve inanç içinde çalışacaklar. Birebir formda emeklilerimiz; unutmayın, sizi unuttuğumu sakın düşünmeyin. 2015’ten itibaren, emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında taban fiyat kadar birer ikramiye verilmesini savundum. Evvel itiraz ettiler, ‘Para yok’ dediler. Sonra mecbur oldular ve ufak bir sayı verdiler. Neyse, verdiler. Artık biraz daha verdiler lakin benim düşündüğümü, benim hedeflediğimi, öngördüğüm sayısı vermiyorlar. ‘Asgari fiyat kadar vereceksiniz’ dedim, taban fiyat kadar vermediler. Önümüzde Kurban Bayramı var. Kurban Bayramı’nda bütün emekliler, bankaya gidecekler ve 15 bin liralarını görecekler. Yatan parayı görecekler. Çabucak koru halinde bağırdılar, ‘Parayı nereden bulacaksın?’. Sen Beşli Çete’ye parayı buluyorsun da ben millete mi para bulamayacağım? Hiç endişelenmeyin; o Beşli Çete’nin kaçırdığı bütün paraları geri getireceğim, kuruşu kuruşuna kadar getireceğim. Söyledim; kul hakkı yiyeni asla affetmeyeceğim. Paraları getireceğim ve bu milletin cebine koyacağım.

“ALLAH İLE KUL ARASINDA”

Bay Kemal’in saray merakı yok. Bay Kemal, gidecek 15 Mayıs sabahı, mütevazı bir Cumhurbaşkanı üzere Çankaya Köşkü’nde oturacak. Kelam veriyorum size. Yani Mustafa Kemal’in koltuğuna gideceğiz ve Mustafa Kemal’in ülkülerini gerçekleştirmek için daima birlikte çalışacağız. Kelam veriyorum. Bir; hiç kimsenin kimliğini sorgulamayacağız. Herkesin kimliği kendi gururudur. Kimlik, bizim onurumuzdur. Hiç kimsenin inancını sorgulamayacağız. Bu türlü bir yetki kimseye verilmiş değildir. Allah ile kul ortasındaki ilgi; hiç kimse sorgulayamaz. Hiç kimsenin hayat şekline müdahale etmeyeceğiz. Fakat bir çocuk yatağa aç giriyorsa 85 milyon açtır. Bir aile elektrik borcunu ödemedi diye elektriği kesiliyorsa 85 milyonun elektriği kesilmiş demektir. Şayet doğal gazı kesilmiş ve kışın ısınamıyorsa bir aile, o vakit hepimiz ısınamıyoruz demektir. Ne demektir bu? Tasada ve kıvançta birlikte olmak demektir. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği ve her meskende huzurun, rahmetin olduğu bir Türkiye inşa etmek için yola çıktık ve yolumuzu kararlılıkla sürdürüyoruz.

“ BAY KEMAL BAŞTA OLMAK ÜZERE HERKES HÜRMET DUYACAK”

Bize ortada bir de milliyetçilik dersi vermeye kalkıyorlar. Siz kim, milliyetçilik kim? Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Bir; bayrağımız. İki; vatanımız. Onun dışında herkes ile oturur konuşuruz. Bayrak ve vatan, bizim vazgeçilmezimizdir. Bayrağımız için de vatanımız için de gözümüzü kırpmadan mevte gideriz. Onlar ne yaptılar? Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdılar. Bayrağı indirdiler. Bay Kemal, Süleyman Şah’ı vatan toprağına götürecek. Oraya yerleşecek, bayrağımızı dikecek ve Bay Kemal başta olmak üzere herkes hürmet duyacak.

Tank Palet Fabrikası’nı Katarlılara sattılar değil mi? Bir hafta içinde o Tank Palet Fabrikası’nı alacağım ve yine ulu ordumuza teslim edeceğim. Hiç kimsenin telaşı olmasın. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir Cumhurbaşkanı, hakaret ettiği bir ülkeye, sonra para dilenmek için gitmemiştir. Bu türlü bir şey bizim tarihimizde yoktur. Bizim prestijimiz vardır. Zira biz, Ulusal Kurtuluş Savaşı veren bir gelenekten geliyoruz. Zira biz, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı vererek birebir vakitte bütün mazlum milletlere örnek olan bir ülkeyiz. O nedenle Bay Kemal, bu ülkenin, bayrağımızın, vatanımızın prestijini her yer ve ortamda koruyacak, asla ve asla hükümran güçlerin karşısında diz çökmeyecektir.

Kuzey Irak’ta askerimizin başına çuval geçirildiğinde nota vermekten korkan bir kişi, Türkiye Cumhuriyet devletinde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamaz. Kuzey Irak’ta askerimizin başına çuval geçirildiğinde çuval geçiren ülkeye ‘Ne yapıyorsunuz, protesto ediyoruz. Nota veriyoruz’ deme hamasetini gösteremeyen birisi, Türkiye Cumhuriyeti devletinde Cumhurbaşkanlığı yapamaz. Biz, Mustafa Kemal’in geleneğinden geliyoruz. Biz, Mustafa Kemal’in unsurlarının ne olduğunu bilen bir gelenekten geliyoruz. Biz, Türkiye’nin prestijinin ne olduğunu bilen bir gelenekten geliyoruz.

“HİÇ KİMSENİN BAŞINI ÖNE EĞMESİNE MÜSAADE VERMEYECEĞİZ”

Siyasete girdiğim gün, malvarlığımı kendi internet siteme koydum. Bütün dünyaya dedim, ‘Benim malvarlığım budur. Alın teri ile kazandığımdır’. Mütevazı bir mal varlığım var. Eşimin yüzüğüne kadar koydum. Zira herkes beni bilmeli ve tanımalı diye. Artık şayet Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişi, Trump’ın telefonu ile ‘Bak ha beni kızdırma. Senin malvarlığını araştırırım’ dediği an ‘Araştırmazsanız namertsiniz’ diyemiyorsa o vakit oraya hamile demektir. Hesabını veremiyor demektir. O nedenle söylüyorum. Biz, onurumuz ile gururumuz ile 85 milyonun hakkı ve hukukunu koruyarak yolumuza devam edeceğiz. Asla ve asla Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimsenin başını öne eğmesine müsaade vermeyeceğiz. Hepimiz gurur ile üste bakacağız. Bayrağımıza bakacağız, semalara bakacağız, uçaklarımıza bakacağız. Bu mevzuda da emin olun.

“DAMAT EVLENMEDEN EVVEL O FABRİKAYA GİDİP BİRİNCİ GEZEN DE BU KARDEŞİNİZDİ. SAVUNMA SANAYİİ, ULUSAL BİR PROBLEMDİR, SICAK SİYASETİN KONUSU OLMAZ”

Şunu söylüyorlar; ‘Efendim bakın, yarın gelecekler, savunma sanayiini bitirecekler. İHA’ları sonlandıracaklar’. Yok, niçin yapalım? Ulusal savunma sistemi bunlarla mı başladı? Ta 1970’lerden beri bu devam ediyor. 2000’li yıllardan beri ayrıyeten Savunma Sanayii Fonu kuruldu. Ki kuran da merhum Özal’dır. Onu da rahmetle yad edelim. Savunma sanayii, ulusal bir sorundur, bir partinin sıkıntısı değildir. Ulusal bir problemdir. Savunma sanayiinde Türkiye ne kadar güçlü olursa o kadar masaya oturduğu vakit da gücünü gösteren bir devlet konumuna gelir. Biz, bunu bilmez miyiz? Savunma sanayiinde, damat evlenmeden evvel o fabrikaya gidip birinci gezen de bu kardeşinizdi. Münasebetiyle onun da hakkını teslim ediyorum. Açık ve net söylüyorum; savunma sanayii, ulusal bir sıkıntıdır, ulusal sıkıntıysa sıcak siyasetin konusu olmaz. Hangi görüşten olursan ol, savunma sanayiini desteklemek zorundasın. Lakin dayanağı samimi yapacaksın. Destekliyorum deyip Tank Palet Fabrikasını Katar ordusuna vermeyeceksin. Bunların hepsini biz biliyoruz, hiç endişelenmeyin. Türkiye; güçlü, varlıklı, kardeşçe yaşamasını bilen bir ülke. Asla ayrışmayacak ve hengame etmeyeceğiz. Kucaklaşacağız. Bir arada, birlikte olacağız. İktidara geleceğiz; iktidar, halkın iktidarı olacak, Saray’ın değil.

“FERHAT İLE TATLI’NIN BULUŞTUĞU GİBİ”

Bay Kemal geldiğinde, o denli 4-5-6 yerden maaş alacaksın, cebini dolduracaksın, üniversite bitiren gencimiz yılladır işsiz ve bekleyecek; buna müsaade verecek miyiz? Asla müsaade vermeyeceğim, asla. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında bütün köy okullarını yine açacağız ve 100 bin öğretmeni atayacağız. Köylerde, Ferhat ile Tatlı’nın buluştuğu üzere öğretmen ile öğrenciyi buluşturacağız.

Sandığa gidip oyumuzu kullanacak mıyız? (Kitle ‘Evet’ diye karşılık verdi) Türkiye’nin çağdaş uygarlık seviyesini aşması için efor harcayacak mıyız? (Kitle ‘Evet’ diye karşılık verdi)

Göreceksiniz, Cumhurbaşkanı Yardımcıları olarak, öteki genel liderlerle bir arada Türkiye’yi aydınlıklara çıkaracağız. Hengame etmeyeceğiz. Bir arada, birlikte olacağız. Hiçbirimizin kişisel bir beklentisi yok. Hepimizin ortak beklentisi, huzurlu ve güçlü bir Türkiye’yi tekrar inşa etmek. Demokrasiyi bu ülkeye tekrar getirmek.

Hiçbir çiftçinin ziyan etmediği bir tertibi inşa edeceğiz. Kırmızı, ucuz mazotu vereceğiz. KDV’siz ve ÖTV’siz mazotu vereceğiz. Esnafı destekleyeceğiz. Esnaf da desteklendiği vakit göreceksiniz, orta direk daha güçlü olacak. Mesken hanımları; sizin de kaygınızı biliyorum. Bakanız, Aile Dayanakları Sigortası ile geliri olmayan yahut geliri minimum fiyatın altında olan bütün hanelere takviye vereceğiz. Sizin banka hesabına para yatacak. Siz; memur, personel üzere gideceksiniz her ay, devletin size sağladığı dayanağı alacaksınız. Yani sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek.

KADINLARA “ALTIN HESABI” KELAMI VERDİ

Bazı hanım kardeşlerim dediler ki ‘Bize altın hesabı açabilir misiniz?’. Onlara da kelam verdim, nakit para olmazsa, dilek ederseniz size altın hesabı da açarız, bankada altınınız da birikmiş olur. Bunun da kelamını veriyorum. Neden? Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye, hiçbir konutun elektriğinin kesilmediği bir Türkiye istiyorum. Suyunun kesildiği, doğal gazının kesildiği bir Türkiye’yi istemiyorum. Kimse keyfinden ‘Ben elektrik, doğal gaz parasını ödemiyorum’ demez. Demek ki bir sıkıntımız var. Toplumsal devlet sizin yanınızda olacak. Devlet, bayanların da garantörü durumunda olacak.

“ONLARI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ TOPRAKLARINDA ASLA YAŞATMAYACAĞIM”

Bu ülkede uyuşturucu baronlarının yaşamaması için uyuşturucu baronları ile çabayı sonuna kadar yapacağım. Uyuşturucu baronları ile fotoğraf çektiriyor, gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar. Uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım Türkiye’de. O denli siyaset, birileri ile kol kola girecek, ondan sonra yargı onları hür bırakacak, Bay Kemal de bunu seyredecek. Hayır efendim. Onları Türkiye Cumhuriyeti devlet topraklarında asla yaşatmayacağım.

Beşli Çeteler seferber oldular, çalışıyorlar, ‘Kılıçdaroğlu’nu nasıl seçtirmeyiz’ diye. Yahu sizin feriştahınız gelse Bay Kemal sizden korkar, çekinir mi? Bizim verilmeyecek hesabımız yok kardeşim.

“MÜLTECİLERİ KENDİ ÜLKELERİNE GÖNDERECEĞİM”

En geç 2 yıl içinde bütün mültecileri kendi ülkelerine göndereceğim, yerlerini ve yurtlarını yaparak. Suriye hududuna gittim, televizyonlar oradaydı. Gerimde da Suriye toprakları vardı. Orada da kelam verdim. Yetki vereceksiniz; en geç 2 yıl içinde ben, bütün Suriyelileri kendi topraklarına göndereceğim. Oturacak ve konuşacağız. Suriye idaresi ile karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. Bizim Hatay’ın dokusu değişti. Olacak şey değil. Kilis’te Suriyeli nüfusu, bizim nüfuzumuzu aştı. Akıl alacak şey değil. Bunların tamamını düşünüyorum. Hiç tasa etmeyin. En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün problemlerinizi çözeceğiz. Zira bizim bir beklentimiz yok. Platon ne demiş, 2400 yıl evvel söylemiş; ‘Ülkeyi yönetenler, ülkeyi yönetirken mal edinirlerse, zenginleşirlerse halkın haklarını değil kendi servetlerini korurlar’. Hakikat mu? Hakikat. Biz, halkın hakkını savunacağız. Siyaset, zenginleşme aracı değildir. Yeni bir Türkiye ve iklimi birlikte kuracağız, oluşturacağız.”