İmamoğlu: “Deprem ve Beka Dediğimizde Temel Tehdidin İstanbul Olduğunu Hepimiz Biliyoruz”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, “Hatay Planlama Merkezi Tanıtımı ve Bilgilendirme Toplantısı”nda, zelzele olduğunda siyaseti unutmanın koşul olduğunu belirterek “Gündelik siyaset kavramlarını bir kenara atıp, büsbütün bu işe odaklanmalıyız. Sarsıntının bir beka sorunu, bir insan ömrü sorunu olduğunu unutmamak ve ona nazaran hareket etmek kural. Zelzele ve beka dediğimizde temel tehdidin İstanbul olduğunu da hepimiz biliyoruz. 24 yıldaki süratimizle İstanbul’u 70- 80 yılda dönüştüremeyiz, şu andaki mevcut tehdidi ortadan kaldıramayız” dedi.

İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, 6 Şubat Kahramanmaraş sarsıntılarında büyük yıkıma uğrayan kentlerden Hatay‘a ziyareti kapsamında “Hatay Planlama Merkezi Tanıtımı ve Bilgilendirme Toplantısı”na katıldı. İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“GEÇMİŞTE PLANSIZ, PROGRAMSIZ YAPILAN İŞLER İNSANLARIMIZIN CANINI TEHDİT ETMEYE DEVAM EADİYOR: 6  Şubat zelzeleleri, hakikaten hepimizin canını çok yakan, hepimizin başımızı öne eğip derin derin düşünmemiz, geri adım atılmaksızın dersler çıkarmamız gereken bir süreci bize yaşattı. Şunu söz etmek gerekir. Muhakkak sebepleri ve sonuçları bakımından, 6 Şubat zelzelesini ‘Bir tabiat olayıydı’ diyerek üstünü örtmemiz mümkün değil. Bu tabiat olayıdır gerçek lakin bunu büyük bir acıya dönüştüren ve insanlarımızın canını yitirmesini sağlayan yıkıma dönüştüren şey ise hepimizin yıllar uzunluğu üst üste koyduğumuz yanlışları, eksikliklerinin sonucudur. Bununla yüzleşmek zorundayız. Maalesef geçmişte plansız, programsız yapılan işler yalnızca Hatay ve 11 kenti değil, Türkiye’mizin birçok kentinde insanlarımızın canını tehdit etmeye devam ediyor ve bunun bedellerini ödüyoruz.

ŞEHİRLERİMİZİN GELECEĞİNİ BİLİMLE, ORTAK AKILLA PLANLAMALIYIZ: Tıpkı vakitte yapılmış planların hiçe sayılması da büyük bir sorun ve sorun. Hani tanımda bile zorlanıyor insan. Bu türlü bir yanılgının neye mal olduğunu gördüğümüzde bunun tanımını yapmakta bile zorlanıyoruz. Kentlerimizin geleceğini bilimle, ortak akılla planlamalı ve sağlıklı bir geleceğe hep birlikte yürümeliyiz amasız, fakatsız, hiçbir gerekçeyi kıyısına koymadan, kararlı, odunsuz… Aksi halde bugün yaşamakta olduğumuz problemleri sonraki jenerasyonlara, yani çocuklarımıza, torunlarımıza ve onun evlatlarına bir halde yaşatmaya devam ederiz.

HİÇBİR MADDİ MENFAAT, İNSAN HAYATINDAN, KENTLERİMİZİN, ÜLKEMİZİN VE MİLLETİN BEKASINDAN DAHA KIYMETLİ OLAMAZ: Bu topraklarda inançlı ve onurlu bir hayat yaşamak istiyorsak kentlerimizi yalnızca bir inşaat ve rant alanı üzere görme anlayışından daima birlikte kurtulmak zorundayız. Sarsıntı mutlaka ve katiyen işte bu canım medeniyetlerin odağı Hatay’da gördüğümüz üzere büyük bir beka sorunu haline gelmiştir ülkemizde. Hiçbir maddi menfaat, insan hayatından, kentlerimizin, ülkemizin ve milletimizin bekasından daha kıymetli ve daha kıymetli olamaz, olmamalı. Kentleri, dünyadaki örneklerini almakta çok kolay bir süreci, bir zamanı yaşadığımız bu ortamda, kapalı kapılar gerisinde değil ve insanların ortak aklını bir ortaya toparlayan akla ve bilime, tekniğe karşı da bilgiye karşı da boynu kıldan ince bir siyasi irade sürecini ortaya koyarak yönetmek ve yönlendirmek zorundayız. Onun için motivasyonu kuşkulu kararlar olan formda yönetmeyi bir kenara bırakmalıyız. Bu türlü kararlardan kurtulmalı ve kentlerin bu formda kurulamayacağını, kurulmaması gerektiğini artık bilmeliyiz. Her birimizin ortak çıkarlarını 86 milyon insanımızın ortak çıkarlarını, aklın, bilimin ışığında, demokratik, iştirakçi bir model içerisinde devletimizin bütün kurumlarıyla birleştirmeliyiz.

ETKİLİ BİR ÇALIŞMAYI SÜRDÜRME ÇABASI İÇERİSİNDEYİZ: İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak AFAD tarafından görevlendirildiğimiz birinci günden itibaren Hatay’a geldik ve bu anlayışla burada çalışmaya devam ediyoruz. Planlı adımlar atmaya burada devletimizin her kurumuyla istişare halinde olma ve başta Hatay Büyükşehir Belediyemizin uyumuyla da tesirli bir çalışmayı sürdürme çabası içerisindeyiz. Elbette birinci hafta, birinci ay ve birinci yıl içinde yapmamız gerekeni ortaya koyan bir Afet Yaklaşım Planı’yla buradaki sorumlulukları üstümüze alma uğraşı içerisinde olduk. Bilhassa birinci ay içerisinde odaklanacağımız işleri barınma, kent paklığı, beslenme, kış kaideleriyle uğraş, birinci yardım, su ve kanalizasyon, doğal gaz, altyapı ve etüt üzere kavramlarla yürütmeyi, Hatay Büyükşehir Belediyemizle uyumla bir ortada oluşturduk ve bu çerçevede işlerimizi yönetme çabası içinde olduk. Birinci yıl içinde odaklanacağımız işleri ise 5 husustan oluşturmuştuk tekrar birlikte. Bunlar ruhsal takviye, uzun vadeli barınma tahlilleri, eğitime dayanak, altyapı tamirat süreçlerine dayanak, lokal idarenin materyal ve iş gücü takviyesi formunda birlikte ortaya koyduk ve bu kapsamda işlerimizi yönetiyoruz. Bütün bu işleri süratli ve tesirli bir biçimde yapabilmek için de bir yönetişim modelini geliştirdik. Böylelikle elimizdeki imkanları en yanlışsız, en tesirli, en verimli bir biçimde Hataylılarla buluşturabilmeyi prensip edindik. Hatay’ın düzgünleşme ve yine yapılanma seyahatinde da elimizden geleni her katkıyı sunma konusunda da ihtimamlı bir uğraş içerisinde olduk.

SORUNLAR DAHA DÜZGÜN KAVRANACAK, TAHLİLLER DAHA SÜRATLİ HAREKETE GEÇECEK: Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin yürütücülüğünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dayanağıyla Hatay Planlama Merkezi’nin kurulumunu sağladık. Hatay EXPO Alanı içerisindeki ofis yaklaşık 20 işçiyle alandaki yeni datayı topluyor. İstanbul’da bulunan İstanbul Planlama Ajansı içerisinde yer alan ofis ise Hatay üzerinde yapılmış tüm çalışmaları derleyip toparlıyor durumda. Ayrıyeten akademisyen ve uzmanların dayanağıyla çok değerli de farklı bir misyon üstlenildi. Yer biliminden ulaşım ve lojistiğe, iktisattan toplumsal yapıya, mimari dizayndan kültürel mirası muhafazaya, her alanda Hatay’ın yine yapılanmasına ışık tutacak bilimsel çalışmaların yürütülmesini de beraberce koordine ediyoruz. Hatay zelzelede en fazla ziyan gören kentlerimizden bir tanesi. Hatay’ın güzelleşme ve tekrar yapılanma süreçlerini yanlışsız bir biçimde yönetirsek öteki kentlerimiz için de son derece kapsayıcı, faydalı örneklerin burada oluşturulabileceğini görüyoruz. Bu gayeyle Hatay’ın geleceğinin tüm paydaşların iştirakine açık, şeffaf, bilimsel bilgilere dayanan sorgulayan, mahallî taleplere ve gereksinimlere karşılık veren bir yaklaşımla planlanmasını sağlamak için çalışıyoruz. Hatay’ın geleceğine yönelik kararların lokal idareler, üniversiteler, ulusal ve memleketler arası kurumlar, uzmanlar, mesleksel kuruluşlar, sivil toplum bileşenleri, gönüllüler ve en kıymetlisi Hataylılar ile birlikte tartışılmasını ve oluşturulmasını ihtimamlı bir biçimde amaçlıyor olacağız. Mahallî ağları desteklemek ve tartışmaları için de uygun tabanın oluşturulmasında kolaylaştırıcı bir rol üstlenilirse göreceksiniz meseleler daha yeterli kavranacak, tahliller daha süratli harekete geçecek. Bu yıl sonuna yanlışsız Hatay Planlama Merkezi’nin çalışmalarının esas sonuçlarıyla ilgili paydaşlar ve kamuoyuyla paylaşıldığında bunun ne kadar hakikat bir çalışma olduğunu inşallah kamuoyuna gösteriyor olacağız. Böylelikle Hatay nerede ne olduğunu, nereye nasıl gidebileceğini bilerek adım atacak bilimin ışığında önünü görerek ilerliyor olacak.

DEPREM VE BEKA DEDİĞİMİZDE TEMEL TEHDİDİN İSTANBUL OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ: Alışılmış plan ve program olmadan harekete geçmenin sorumluluğu çok ağır. Bu manada bu geçirdiğimiz sürecin çok büyük bir imtihan olduğunu unutmayalım. Bu imtihanın bedeli yalnızca onun yapıldığı periyotta değil, sonrasında acısının ne kadar büyük olduğunu da yaşıyoruz. Kentlerimizi gündelik siyasi çatışmaların, kavramların bu manada ötesinde tutmak gerekir. İnanınız sarsıntı olduğunda siyaseti unutmak kural. Gündelik siyaset kavramlarını bir kenara atıp, büsbütün bu işe odaklanmalıyız. Zelzelenin bir beka sorunu, bir insan ömrü sorunu olduğunu unutmamak ve ona nazaran hareket etmek kaide. O manada tekrar geçtiğimiz haftalarda Ankara’da Etraf ve Şehircilik Bakanımızla yaptığımız toplantının odağında bu konu olmuştu. Olağan ki burada canımız yandı, insanlarımızı kaybettik, geri gelmeyecek acılar yaşadık ve alışılmış ki çok büyük bir maddi yükün de altında ülkemiz, devletimiz, kurumlarımız. Onun için sarsıntı ve beka dediğimizde temel tehdidin İstanbul olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bu bağlamda bu işin topyekun bir seferberlik olduğunu tekrar bütünleşik kavramlarla tahlilinin mümkün olduğunu da söz ettik. Parçacıklı yapılan çalışmaların hiçbirisini yok saymıyor, değerli kabul ediyoruz.

24 YILLIK SÜRATİMİZLE İSTANBULU 70-80 YILDA DÖNÜŞTÜREMEYİZ: 24 yıllık 99 sarsıntısından sonraki tecrübelerin bize gösterdiği gerçeği de burada söylemek, hepimizin ders çıkartması gereken bir gerçek olduğunun da altını çiz mek istiyorum. 24 yıldaki süratimizle İstanbul’u 70- 80 yılda dönüştüremeyiz, şu andaki mevcut tehdidi ortadan kaldıramayız. Bunun tek yolu var. Bunu en asgariye indirebilmek, kaybettiğimiz vakitleri tekrar kaybetmemek, büyük bir sorumluluk, büyük bir iş birliği, büyük bir yasal düzenleme, toplumu, milleti, insanları, devleti, devletin kurumlarını, hatta yurt dışı imkanlarını, yurt içindeki farklı kurum kuruluşları içine katmakla mümkün olduğunu, bunun bir Sarsıntı Şurası, Zelzele Kurulu kavramı içerisinde bilimsel ve teknik çalışmaların ışığında çözülmesinin mümkün olduğunu aktardık. Kendilerinin bunu en üst düzeyde olumlu karşılamaları da bizi hayli sevindirdi. Biz bunu 2019’da vazifeye geldiğimizde yalnızca 3 ay sonra yaptığımız Büyük Zelzele Çalıştayımızda elde ettiğimiz bilgilerin çabucak ardından o devirdeki Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’na da iletmiştik. Artık bunun Sayın Bakanımız tarafından ‘Evet bu iş bir kanuna dönüşmeli. Bu bahiste İstanbul’la, İstanbul’un bütün lokal dinamikleriyle bir ortada oturuyoruz, konuşuyoruz’ demesini hakikaten çok sevindirici bulmaktayım. Sonucunu süratlice elde etmemiz gerekiyor, Toplumu içine katmakla birtakım müzakereleri ve münazaraları sağlıklı sonuçlara kavuşturabileceğimizi de biliyoruz.

BUNUN A, B, C PARTİSİ YOK: Bunun A, B, C partisi yok. Bunun A, B, C şahsiyeti, şahsı yok, şahsı yok ya da kurumu, makamı yok. Devleti bir bütün görmek, milleti bir bütün görmek, milletin bütün ünitelerini, kurumlarını, kuruluşlarını da bu işte mesul görecek bir anlayışla, bir çatı altına toplayıp müzakerelerin orada süratlice bir sonuca evrilmesini sağlamanın, tahlilin kıymetli bir kesimi, başlangıcı olduğunu görüyorum. İşte bu zorunluluğun idraki ve sorumluluğu içerisinde çalışmaya devam edeceğiz. Bu anlayışımızın bir eseri olarak burada Hatay Büyükşehir Belediyemizle oluşturduğumuz birlikteliği kıymetli görüyorum. Burada oluşacak sonuçların, bilgilerin, oluşumların yeniden Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin uyumunda devletimizin öbür kurum ve kuruluşlarıyla buluşmasının atılacak adımlara yarar sağlayacağını görüyorum. Bu bağlamda bu merkezin, Hatay Planlama Merkezi’nin çok yararlı işlere imza atacağını şimdiden hissediyorum. Emek veren bütün herkese teşekkür ediyor, güzel olmasını diliyor, çalışmaların gelecekte çok hoş bir Hatay’ı var etmesini, insanlarımızın ilerleyen yıllarda, yüzyıllarda yeni atılmış temellerle oluşacak, övünülecek bir Hatay olmasını sağladığını yaşar bu kadim topraklar diyorum.”