Hatay’da çiftçiler ekonomik zahmetlerle gayret ediyor

(ANKARA) – CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, “Hatay’da çiftçilerimiz, ekonomik zahmetler nedeniyle eserlerini ekemez ve geçimlerini sağlayamaz duruma geldi. Bu sorunun en temel sebeplerinden biri kullanılan güçteki kritik fiyat artışı. Çiftçilerimiz çok yüksek faturalarla karşı karşıyalar. Toprakların sulanması, birden fazla bölgede derin kuyulardan su çekilerek yapılıyor, 100 dönüm arazinin sulanması 200 ile 250 bin lira civarında seyrediyor” dedi.

CHP Hatay Milletvekili Yıldırım Kara, güç şirketlerinin faturalandırma esnasında yazdığı ek maliyet kalemlerinin ve artan maliyetlerin Hataylıları mağdur ettiğini kaydetti. Yıldırım Kara, mevzuya ait açıklamasında şunları kaydetti:

“Çiftçilerimiz ülkemizde son derece güçlü şartlar altında çaba ediyor: Evvelce belirlenmeyen ve geç açıklanan haksız taban fiyatları, durmaksızın artan maliyetler, iklim krizinin tetiklediği yangınlar, çok sıcaklar ve yağışlar nedeniyle geleceklerini göremiyorlar. Sayısız tarım işçimiz, yarının ne getireceğini kestiremeden, inançsız şartlarda hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyor.

Depremzede çiftçilerimizin durumunun ise çok daha güç olduğunu vurgulamamız gerek. Tarım bölümü, zelzeleden en ağır ziyanı gören alanlardan biri oldu. Hatay’da çiftçilerimiz, ekonomik zahmetler nedeniyle eserlerini ekemez ve geçimlerini sağlayamaz duruma geldi. Bu sorunun en temel sebeplerinden biri kullanılan güçteki kritik fiyat artışı: çiftçilerimiz çok yüksek faturalarla karşı karşıyalar. Yerlerin sulanması, birden fazla bölgede derin kuyulardan su çekilerek yapılıyor; 100 dönüm arazinin sulanması 200 ile 250 bin lira civarında seyrediyor. Hatay çiftçisinin yalnızca yerini sulamak için vermesi gereken ölçü bu.

Sondaj ve kuyu çalışmaları esnasında denetlenmeyen güç faturalarının bedeli akıl almaz bir ek maliyet yaratıyor. Bu bölgedeki çiftçilere üretim yapmaları için dayanak verilmesi gerektiğini her fırsatta vurguluyoruz. Ülkeyi yönetenler işlerine gelen kanun teklifinde ivedi etmeyi âlâ bilirken, işlerine gelmeyene aylarca kulak tıkıyorlar.

“Çiftçilerimiz artan maliyetler nedeniyle ziyan etmekte”

Hatay’da Amik Ovası üzere bereketli ve verimli yerlerimiz mevcut. Lakin bu bölgelerdeki sarsıntıdan etkilenen çiftçilerimiz, artan maliyetler nedeniyle ziyan etmekte ve gelecek yıl üretim yapamama riski ile karşı karşıya. Mazot, elektrik, gübre ve ilaç fiyatlarındaki artış, açıklanan taban alım fiyatları ile büyük bir çelişki oluşturuyor: Pamuk fiyatının 19 lira olduğu bir ortamda, mazotun 44 liraya ulaşması kabul edilebilir bir durum değil.

Bunun yanı sıra güç şirketlerinin anlaşılması güç fatura siyasetleri, tüm bu artan maliyetlerle çiftçilerimizin yükünü daha da ağırlaştırıyor. Örneğin, bir çiftçimiz, kullanmadığı bir periyot için bile kendisine iki fatura kesildiğini ve bu faturalarda ‘trafo boşta kaybı’ ismi altında ödenmesi gereken kullanılmamış güç bedellerinin talep edildiğini belirtiyor.

“Depremzede çiftçilerimizden hizmet alamadıklarını belirten şikayetler alıyoruz”

Ne yazık ki problemler yalnızca artan maliyet fiyatları ile sonlu kalmıyor. Depremzede çiftçilerimizden ödedikleri haksız faturalara ek olarak hizmet alamadıklarını belirten birçok şikayet alıyoruz. Yurttaşlar, elektrik arızalarının geç giderildiğini, hizmetlerde yaşanan aksaklıkları ve yapılan müracaatlara hayli geç cevap verildiğini ve sonuca bağlanmadığını tabir ediyorlar.

Bu ihmaller ve yaşanan kahırlar yüzünden mısır, buğday, meyve ve zerzevat üzere eserlerimiz Hatay’ın 40-45 derecelik kavurucu sıcaklarında ziyan görmekte; büyük ölçüde eser kaybı ve ekonomik ziyan meydana gelmektedir. İktidarsa, eserler tarlada yanarken dışarıdan milyonlarca lira bedelinde tarım eseri ithal etmeye devam etmektedir.

Bu güçlü topraklarda yaşayan çiftçilerimize, bilhassa varını ağırı koldaki eserini mısırını, havucunu, soğanını, narenciyesini, kavun, pamuk, buğdayını kaybetmiş depremzede çiftçilerimize, acil ve kâfi dayanak sağlanmalıdır. Aksi takdirde, iktidarın çiftçileri artan maliyetler karşısında yalnız bırakması hem bölge iktisadını hem de ulusal tarımımızı önemli bir krize sürükleyecektir.”