Düzgün Parti Hatay Milletvekili Adayı Gökhan Zan: “Hatay Her Vakit Dünya Çok Kültürlülüğünün Başşehri Olmuştur.

İYİ Parti Hatay Milletvekili adayı Gökhan Zan, “Hatay her vakit dünya çok kültürlülüğünün başşehri olmuştur. Bundan sonra da o denli olacaktır. İşte bu sebeple bu demografik yapı ne değerine olursa olsun korunmalıdır. Yeni kuşaklarımıza yeni bir Hatay inşa edene kadar gayretimize devam edeceğim. Bu felaket hepimize hatırlatmıştır ki bir anne karnındakinin bir de toprak altındakinin dini, lisanı, ırkı, mezhebi olamaz, yoktur. İnsan, insandır. Bu insanlık bağına sahip çıkmayı biz zelzeleden öğrenmedik” dedi.

İYİ Parti Hatay Milletvekili Adayı Gökhan Zan, bugün Antakya Köprübaşı’nda bulunan ve sarsıntıda yıkılan tarihi meclis binası önünde basın açıklaması yaptı. Milletvekili seçilse de seçilmese de Hatay için çalışmalarına devam edeceğini belirten Zan şunları söyledi:

“ANTAKYA’NIN MOZAİĞİNE SAHİP ÇIKABİLMEK, TEKRAR İNŞA EDEBİLMEK İÇİN UMUDUMUZU KAYBETMEDİK”

“‘Büyük Millet Meclis’i kürsüsünden milletime kelam verdim, Hatay’ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilemem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam. Hatay, benim şahsi meselemdir’ kelamlarıyla vatana bir kelam verdi ulu başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk 29 Ekim 1937’de.

6 Şubat’ta çok büyük bir facia yaşadık. Çocuklarımızı, kardeşlerimizi, ailemizi, sevdiklerimizi, canlarımızı kaybettik. Konutumuzu, işimizi, iş yerimizi kaybettik. Paramızı, birikimlerimizi kaybettik. Yaşama alanımızı, yaşama etrafımızı, hayallerimizi, kentimizi, ruhumuzu, anılarımızı kaybettik. Bu saydıklarımızı, yaralarımızı sarabilmek için yüzlerce yıllık kültürümüze, ömür halimize, Antakya’nın mozaiğine sahip çıkabilmek, tekrar inşa edebilmek için umudumuzu kaybetmedik.

“6 ŞUBAT SARSINTISI BİRLİKTE BİR AHENK İÇERİSİNDE YAŞADIĞIMIZIN DEĞERİNİ BİR SEFER DAHA HATIRLATTI”

6 Şubat zelzelesi aslında bize pek çok şeyi yine öğretti. Kimi unutmaya yüz yutmuş, üzeri tozlanmaya yakın, rafa kalkmış ve özlediğimiz kültürel mirasımızı ailesel, töresel birçok kıymetimizi yine hatırlamamıza sebep oldu. 6 Şubat zelzelesi Hatay’da bütün taşları yerinden oynattı lakin bu kentin ne kadar kıymetli olduğunu, bu kentte her ırktan her mezhepten her renkten nasılda kardeşçe, insanca, uygarca bir mozaik üzere birlikte bir ahenk içerisinde yaşadığımızın kıymetini bir kere daha hatırlattı.

Memleketimize olan hasretimizi, hasretimizi, özümüzü, benliğimizi, gerçekte kim olup nasıl yaşamak istediğimizi nasıl yaşamayı özlediğimizi hatırlattı. Alt komşum bir hafta evvel bayram yemeği olarak dövme pişirirken yan komşum dün aşur pişirdi yarın da biz hirisi pişireceğiz. Hepsi farklı hanelerde pişirilmiş fakat birebir yemekler bizim üzere her vakit hepimizin tıpkı olduğunu, Antakya’nın, Hatay’ın koca bir aile olduğunu bana daima hatırlatan bir konudur.

“ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ, KÜLTÜRÜMÜZÜ, ÖZÜMÜZÜ, HATAY HALKININ NASIL BİR MOZAİK OLDUĞUNU ASLA UNUTMAYACAĞIZ”

Özgürlüğümüzü, kültürümüzü, özümüzü, Hatay halkının nasıl bir mozaik olduğunu asla unutmayacağız. 6 Şubat’ın inadına tarihte ismi birçok kutsal kitaplarda geçen Hatay o kusursuz mozaiğin aslında ne olduğunu, neden tarih boyunca daima bu bölgede kurulduğunu ve tekraren yine ısrarla kurulduğunu hatırlatacağız. Tıpkı biçimde eskisinden daha güçlü olacak. Bir halde mozaiğin en ufak kesimine, son taşına kadar kusursuzca yerine yerleştirip yine o mozaiği yapana kadar yılmadan tüm belleğimle çalışıp, sizler için yorulmadan çalışacağıma, Meclis’teki sesiniz, sözünüz, kulağınız olacağıma burada hepinizin huzurunda kelam veriyorum.

Ben sporcuyum, zeki ve ahlaklı olmayı ceddimden öğrendim ve buraya siyaset ya da siyaset yapmaya gelmedim. Ben buraya o parti, bu parti ayrımı yapmaya gelmedim. Irk, mezhep, renk ayrımı yapmadan yaklaşık 2 milyon hemşerimin sesi olmak, yaralarını sarmaya en ufak katkım olabilecekse merhem olabilmek için geldim. Ben aslında buradayım, hiçbir yere gitmedim. Sizin evinizden içinizden biriyim. Hatay Meclis binası önünde milletimin huzurunda, ceddimizin kanla, canla uğraşa aldığını korumak için var gücümle çalışacağıma kelam veriyorum.

“HATAY’I YİNE İNŞA VE İHYA ETMEMİZ, AYAĞA KALDIRMAMIZ VE GÜÇLENDİRMEMİZ GEREKİYOR”

Buraya gelirken birçok dostumun, kardeşimin, ağabeyimin, ablamın sorduğu soruyu az evvel küçük bir çocuk da sordu bana. ‘Gökhan ağabey, sen futbolda yeterlisin, savunmada güzelsin niçin vekilliğe adaysın’ dedi. O küçük kardeşimin renkli gözlerine bakıp ‘şimdi Hatay’ı savunmam gerekiyor’ dedim. Zira biliyorum ki Hatay’ı tekrar yaşatmamız gerekiyor. Hatay’ı yine inşa ve ihya etmemiz, ayağa kaldırmamız ve güçlendirmemiz gerekiyor. Daima birlikte büyük bir masada, tekrar huzurla buluşacağımız günler yakın. Şayet biz bu şuurla Hatay’ı savunmazsak ceddimizin emanetine ihanet etmiş oluruz.

Damarlarımızdaki asil kanın gücü ve sahip olduğumuz bu şuur bizi hiçbir vakit Hatay’ı şahsi problemimiz olarak görmekten geri durdurmayacaktır. Bana sorulan, ‘Adaylığı neden kabul ettin’ sorularının cevabı budur. Ulu başkanımızın 85 yıl evvel verdiği hakkıyla tuttuğu kelamını bugün bir Hataylı olarak yere düşürmeme isteğimdir. Hatay’ı şahsi problemim gördüğüm içindir. Bu kelamı tutmam için bana dayanak olan yanımda olan bana güvenen ve Hatay’ın, Hataylıların sesini daha güçlü duyurabilme fırsatı veren Sayın Genel Liderim Meral Akşener’e yürekten teşekkür ediyorum.

“7 ŞUBAT’TA BURADA OLANLAR KİMSE HATAY’IN GERÇEK SAHİPLERİNİN ONLAR OLDUĞUNA İNANIYORUM”

Bana eşlik eden ve etmeye devam edecek olan eşim, birinci günden bugüne dayanaklarını esirgemediği için bu kentte gidelim demediği için yanımda son dakikaya kadar Hatay için bana sırt verdiği için çaba verdiği için kendisine yürekten teşekkür ediyorum. Hatay’ın sahibi kimdir? 7 Şubat’ta burada olanlar kimse Hatay’ın gerçek sahiplerinin onlar olduğuna inanıyorum. Kim bu ulu vatan toprağına sahip çıktıysa Hatay’ın gerçek sahibi onlardır yani Hataylılardır.

En başından beri siyaset içi ya da siyaset üstü bir kampanya yapmadım. Hiçbir vakitte yapmayacağım. Siyasetin dışında kalmaya devam edeceğim. Fakat bunu bir kibirle kendimi siyasilerden üstün gördüğüm için değil; kendimi bu toprakların çiftçisi, esnafı, atleti, öğrencisi, çalışanı ve koruyucusu olarak hissettiğim için bu türlü yapacağım.

“BİLİYORUZ Kİ HATAY, TÜRKİYE’NİN GÖZ BEBEĞİ, TÜRKİYE’NİN DÜNYAYA HEDİYESİDİR”

Hatay’a uzanan tüm dost ve yardımsever elleri büyük bir nezaketle sıkıp buyur edeceğim. Tüm arka niyetli elleri ise kırıp o ellerin sahiplerinin, işverenlerinin, bu topraklara göz dikmeyi düşünmelerinin dahi önünü keseceğim. Biliyoruz ki Hatay, Türkiye’nin göz bebeği, Türkiye’nin dünyaya ikramıdır. Yüzlerce yıldır Türkü, Kürdü, Arab’ı, Ermeni’si, Sunni’si, Alevi’si, Hristiyan’ı, Yahudi’si bu topraklarda, Hatay’da hürmet, müsamaha ve kardeşlik içinde yaşamıştır.

Biz daha evvel 7 kez yerle bir olduk lakin hiçbir vakit bu mozaik kültürü kimse yıkamadı. Küllerimizden tekrar doğduk, Hatay’ı tekrar inşa ettik ve yeni kuşaklarımıza yeni bir Hatay inşa edene kadar gayretimize devam edeceğim. Bu felaket hepimize hatırlatmıştır ki bir anne karnındakinin bir de toprak altındakinin dini, lisanı, ırkı, mezhebi olamaz, yoktur. İnsan, insandır. Bu insanlık bağına sahip çıkmayı biz zelzeleden öğrenmedik.

“BU DEMOGRAFİK YAPI NE KIYMETİNE OLURSA OLSUN KORUNMALIDIR”

Hatay her vakit dünya çok kültürlülüğünün başşehri olmuştur. Bundan sonra da o denli olacaktır. İşte bu sebeple bu demografik yapı ne kıymetine olursa olsun korunmalıdır. Birebir vakitte Hatay dünyanın en hoş yemeklerinin başşehridir. Dünyanın en hoş turizminin beldesidir. Toprağı, dünyanın en verimli toprağıdır. Hatay’ın coğrafyası dünyanın en hoş ağaçlarının coğrafyasıdır. Elhasıl Hatay benim için dünyada ne kadar hoşluk varsa hepsinin sembolüdür, hepsinin temsilcisidir.

İlk göz ağrım, vatanım bugün büyük bir felaket ile darmaduman olmuştur. Ama tüm hemşerilerim farkındadır ki bizim öbür yurdumuz yoktur. Bu kent her birimiz için gelecekte de yaşayacağımız, çocuklarımızı büyüteceğimiz, torunlarımızı şefkatle gezdireceğimiz ana yurdumuzdur. Buradan sizlere tekrar bir kelam veriyorum. Siyaset yapmadan, siyasetin modülü olmadan milletin gerçek sesi olmaya talibim. Sizlerin sesi olmaya geldim. Milletin sesini daha güçlü duyuracağım. Bu yolu öbürleri bizim sesimiz olmak zorunda kalmasın diye yarın tekrar ağlayarak görüntüler çekmek zorunda kalmayalım diye tercih ediyorum.

“HİÇBİR HATAYLININ HİÇBİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞININ KİMSEYE YALVARARAK YARDIM İSTEMEK ZORUNDA KALMASINI İSTEMİYORUM”

Bir daha kimseye yalvarmak zorunda kalmak istemiyoruz. Bir daha hiçbir Hataylının hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kimseye yalvararak yardım istemek zorunda kalmasını istemiyorum. 14 Mayıs’tan sonra seçilsem de seçilmesem de şimdiye kadar ne yaptıysam onu yapmaya devam edeceğim. Sarsıntıdan sonra her yurt severin yaptığı üzere tüm kampanyaların içinde olacağım ve yine Hatay’ım için kampanyalar başlatacağım. Hatay’ı tekrar yaşatmak için hiçbir vakit elimi taşın altından çekmeyeceğimize kelam veriyorum.

Hatay’da milletvekili adayı olan herkeste bu anlayışı düstur edinerek ellerinden geleni yapacaklarına yürekten inanıyorum. Hiç merak etmeyin Hatay’ın esaslı tarihine uygun kalıcı konutlar, demografik yapı, eğitim, spor, kültür, sanat ve ticaret eskisinden çok aktif çok daha sağlam olana dek sizin sesiniz olacağıma kelam veriyorum. Birinci günden birinci saatten bugüne kadar hiçbir yere gitmedim sizin üzere birebir halde bir ekmeği bir gün boyunca yedi kişilik ailemle yavaş yavaş yedik, suyu da bulamadık tıpkı yaşadığınızı yaşadık ve bu memleketi terk etmedim, etmeyeceğim. Sizin sesiniz olmaya devam edeceğim. Sonrasında ne yapacağımı merak edenler; eşofmanlarımı giyip tekrar kendimi ilişkin hissettiğim yeşil alanlara geri döneceğim.”